İnsan olmayı becerememiş bünyelerin arasında sıkışmış kalmış gibi hissediyorum kendimi. Sorguluyorum kendimi neden diye. Ben seçmedim mi bunu hemde bayıla bayıla. Evet bendim seçen, kimse zorlamadı beni ama sonunu nereden bile bilirdim ki? Bir yerlerden kopmaya korkuyorum. Farkında değilim her şeyin biteceğinin ve bitenlerin arkasından yenilerinin geleceğinin. Ya da farkında mıyım? Size söylediğime göre. Kendine itiraf edememe durumu. Gülüp geçmeyin, düşünün siz nelerin farkında değilsiniz ya da kendinize itiraf edemiyorsunuz. Ben buldum bulmasına da ne yapacağımı bilmiyorum. Sadece günlüğüme yazıyorum beni rahatlatsın diye ama o kadar eylem var mı? Yok. Bencilliğin nesilden nesile geçtiği bir yerde bende mi bencil olmayı bekliyorum? Egolarımla tanışmayı mı? Bu bir tarz sorumluluk hissi mi ondan da emin değilim. Peki ne yapacağız benim şu ben başladığım işi bitirmezsem dünya mahvolur tavrımı? Bakın buna gülün geçin işte. Ben gülemesem de gülünecek bir şey olduğunu farkındayım. Hala yapamadım bu kadar yazdım ama hala karar veremedim. Versem de değişen bir şey olmayacak iş kararı söylemeye gelince bana bakan ve benim kulaklarım hedef alınarak söylenen sözlerden etkilenip hemen vazgeçeceğim. Ama ama ama .... Ama ya benim ileride ki hayatım? Ya benim yapmak istediklerim? Onlar ne olacak? Bırakmak... Sanırım bu kadar isyandan sonra gene farkettim ki ben bırakamam. Ne kadar istesem de isyan etsem de... Ne olduğu önemli değil bir sevgili, bir iş, bir grup, bir arkadaş... Farketmez benim bünyemde insan olmak var ve aklım her ne kadar "Dön arkanı git boş kalmak evde oturmak istemediğin bir yerde olmaktan iyidir." dese de kalbim "Nereye? Yaptıklarının hepsini çöpe mi atacaksın? Başladığını bitirmeden geri dönmek yok." diyor. Ve ben kalbime yenik düşüyorum...
28 Mayıs Cuma